Mehmet Nail

ANA SAYFA BİYOGRAFİ İLETİŞİM
  • ESERLER
    • Vodina - Kaan'ın Öyküsü
    • Vodina - Eleni'nin Düşü
    • Kırbaş'tan Reks'e Can Dostları
    • TR
    • |
    • GR
    • |
    • EN

    Kırbaş'tan Reks'e Can Dostları


    ...
    Kırbaş'tan Reks'e Can Dostları
    -Kitap Önsözü-
    Son dönemlerde evcil hayvanlarımıza ailemizin bireyiymiş gibi bir yaklaşım sergilemeye ve onları hayatımızın önemli bir parçasıymış gibi görmeye başladık. Onlarla birlikte yaşamayı ve hayatlarımızı onlara göre şekillendirmeyi öğrendik.
    İnsanlık tarihi boyunca bizler için hep önemliydiler; ancak bugünküyle kıyaslanamayacak kadar da bizlere uzaktılar. Onları sadece çıkarlarımız için kullanıyorduk ve dostluklarına başvurduğumuzda bu yine kendi yalnızlığımızı giderme amacı taşıyordu.
    Kaleme aldığım bu hikâyede ise değişen koşulları ve geçmişten günümüze can dostlarımıza olan bakış açımızı irdelemeye çalıştım.
    Bir yandan günümüz kültürünün iyi bir örneği olan Reks’i ve onun eski dostuna karşı gösterdiği sadakati aktarmaya çalışırken diğer yandan da bir evin bekçi köpeği olan Kırbaş’ın üst düzey korumacı yönünü ele alıp yıllar içinde evcil hayvanlarımıza olan yaklaşımımızın nasıl değiştiğine değinmek istedim.
    Bunları aktarırken COVID-19 salgını boyunca bu hayvanların ve belirli meslek gruplarının karşılaştıkları zorluklardan da bahsederek konuyu farklı bir bakış açısına taşımayı hedefledim.
    -Birinci Bölüm-
    Hakan düşünceli bir halde çevresinde olan biteni kontrol ederken pasajın kuzeydoğu girişinde Reks belirdi ve onu fark eder etmez bir anda eski yılları, özellikle de pasajın geçmişteki o cıvıl cıvıl görüntüsünü anımsadı.
    Henüz ekonomik krizin yaşanmadığı, emekli maaşlarının oldukça yüksek olduğu, maddi açıdan rahat olan emeklilerin istedikleri gibi keyif sürebildikleri yıllardı.
    Pasajdaki kahve bu gruba hitap ediyordu ve genellikle ağzına kadar dolu oluyordu; hatta oturacak yer bulma sıkıntısı bile yaşanıyordu.
    Yaz dönemi geldiğinde ise bu durum epey değişiyor, kahveye gelen müşteriler çoğunlukla dışarıya oturmayı tercih ediyorlardı. Dolayısıyla kahvenin önü ve pasajın belirli kısımları çok canlı bir görünüme kavuşuyordu.
    Bunları düşünürken o yıllarda vakitlerini sürekli kahvede geçiren yaşlıları ve pasajda dükkân işleten esnaf grubunu hatırladı.
    Bunların bir kısmı hayata veda etmişti ve bunlardan ilk aklına gelen de eski komşusu Kosta oldu. Çok değer verdiği bir insandı ve onu anımsayınca ruh hali bir anda değişti.
    Fakat hüzünlenmek istemediği için dikkatini yeniden Reks’e kaydırdı.
    Reks, pasajın cıvıl cıvıl olduğu yıllarda genç ve çok güçlü bir köpekti. Diri ve sert görüntüsü hemen dikkat çekiyor, attığı ağır ve emin adımlarla izleyende hayranlık uyandırıyordu.
    Görünümü sert olduğu halde kendisi çok uysal ve cana yakın bir hayvandı. Ayrıca özel bir koklama yeteneği vardı ve bu sayede bir insanın iyi karakterli olup olmadığını anlayabiliyordu.
    Bunu yaparken önce bakışlarını o kişinin gözlerine götürüyor, ortam uygunsa ona yaklaşıp onu kokluyor, eğer ondan kendisine bir zarar gelmeyeceği kanısına varırsa ona usulca sokuluyordu.
    Karakterinden şüphe duyduğu insanlara karşı ise mesafeli duruyor, dostu Niko böyle birinin yanına oturduğu zamanlarda yavaşça oradan uzaklaşıp onu uzaktan izleyebileceği bir yere uzanıyordu.
    Bütün bunlar zihninde canlanırken Reks iyice yanına yaklaştı ve onu daha yakından görünce bir süre ona inceleyici gözlerle baktı; bu sırada epey zayıflamış olduğunu, boynundaki kırmızı tasmasının yerinde olmadığını, yaşlılık belirtilerinin çok belirginleştiğini, üstelik adımlarını da epey küçük attığını fark etti.
    Ayrıca yürürken başını yarı eğik vaziyette tuttuğunu, gözlerini kısar gibi yarıya kadar kapattığını, attığı birkaç ufak adımın ardından soluk almak için duraksadığını, sonra da “ha gayret” dercesine tekrar yürümeye başladığını gördü.
    Gerçi bitkin görünmesine rağmen çok gayretli bir hali de vardı.
    Onu böyle izlerken geçen yıl hayata veda eden Niko’yla ikisini son gördüğü anı anımsadı ve içini garip bir hüzün sardı.
    O gün Niko’yla birlikte pasajın girişinde belirdiğinde çok daha dinç ve güçlü görünüyordu.
    Aslında o hali bile çok yaşlı olduğunu ispatlar nitelikteydi; ama yürüyüşü ve kulakları dik, kendine olan güveni tam, kilosu ve kuvveti yerindeydi; açık kahverengi tüyleri çok canlı, bir sokak hayvanına göre oldukça temizdi.
    Sahibi tarafından terk edildiğinde onun bu insan canlısı yönünü gören Niko, onu koruması altına almış, kendi küçük köpeğiyle ilgilenirken onu da beslemeye başlamıştı.
    Daha sonraları aynen onun gibi başka bir sokak köpeği olan Aleka’yı da sahiplenerek grubu büyütmüştü.
    Bu iki sokak köpeğini evinin önünde besliyor; kahveye gideceği, yürüyüşe çıkacağı ya da kendi köpeğini gezdireceği zamanlarda gruba onları da dâhil ediyordu. Özellikle Reks bu grupta mutlaka yer alıyordu.
    Niko’nun vefatıyla birlikte bu grup dağılmış, Reks’le Aleka kendi başlarına kalmışlardı.
    Niko’nun ailesi onları evlerinin önünde gördüğünde besliyordu ama insan dostlarını kaybetmelerinin üzüntüsüyle oraya gitmeyi de epey azaltmışlardı.
    Bir süre sonra Aleka kendisine yiyecek veren bir grup esnafa yaklaşmış, Niko’nun ailesiyle olan bağını büyük oranda koparmıştı. Reks ise arkadaşının tutumunu uzunca bir süre reddetmiş, sokaklarda kendi başına dolaşırken Niko’yla birlikte yürüdükleri rotayı takip ederek eski dostuyla edindiği alışkanlıklarını sürdürmeye devam etmişti.
    Fakat Niko’nun hayatından çıkması ve yeterince iyi beslenememesi bedenen çökmesine yol açmıştı.
    Üstelik bu sadece birkaç ay gibi kısa bir sürede gözle fark edilir bir hal almış, bir de buna ilerleyen yaşı eklenince onu tanımak oldukça zorlaşmıştı.
    Neyse ki bu birkaç aylık sürecin ardından arkadaşı Aleka’nın manasına o da yerel esnafın verdiği yiyecekleri yemeğe başlamış, zor da olsa hayata tutunmayı başarmıştı. Ancak kaybettiği kiloları bir daha geri alamamıştı.
    Hakan onu bu haliyle ilk gördüğünde tanımakta epey zorlanmış, karşısındaki dost canlısı köpeğin Reks olduğunu anlayınca oldukça üzülmüştü.
    Reks yavaşça önünden geçerken hala bunları düşünüyordu ve kaygılı gözlerini de sürekli onun üzerinde tutuyordu.
    Esnafın sokak hayvanları için devamlı su ile dolu tuttuğu kaba doğru yöneldiğinde onun bu kadar güçsüz olmasını biraz da yaşanan salgına bağladı.
    Şehir esnafı çok uzun bir süre kepenk kapatmak zorunda kalmış, birçok sokak hayvanı yiyecek bulmakta güçlük çeker olmuştu.
    Bu arada Reks’i izlemeye devam ederken onun her tıkırtıya tepki veren kulaklarının pek duymadığını ve her şeyi kontrol eden gözlerinin de eskisi gibi iyi görmediğini fark etti.
    Buna rağmen hala iyi koku alabildiğini, kendisini kokusundan tanıyıp hafifçe yavaşladığını, selam verir gibi başını kendisine doğru çevirdiğini görünce epey mutlu oldu.
    Niko hayattayken onunla en son Reks hakkında konuştuğunda yaşının on iki ya da on üç olması gerektiğini söylemiş ama onu sokakta bulduğu için net yaşını kendisinin de bilmediğini dile getirmişti.
    Bu bilgileri göz önünde bulundurduğunda Reks’in şu anda en az on beş yaşında olduğundan emindi.
    Kulaklarının pek duymamasını ve gözlerinin iyi görmemesini de yaşlılıktan kaynaklanan doğal bir süreç olarak yorumladı.
    Hala koku alma duyusunun kuvvetli olmasına ise epey sevindi; çünkü bu sayede kötü kalpli insanlardan uzak durarak kendisine gelecek herhangi bir zararı engellemiş oluyordu.
    Su içmek için eğilirken oldukça ağır hareket etti ve birkaç yudum içtikten sonra iki ayağının üzerine oturarak bir süre çevresinde olup biteni izledi.
    AYeniden hareket etmeye başladığında yeterince dinlenmiş olduğu halde hala nefes nefeseydi ve yine ağır adımlarla eski dostu Niko’yla birlikte yürüdükleri günlerdeki gibi pasajda sıklıkla vakit geçirdiği köşeye yöneldi. Ardından yüzünü kahveye çevirdi ve gözlerini hafifçe kısarak yere uzandı.
    Çok zorlandığı halde eski alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyordu ve bunları yapmaktan da bir türlü vazgeçmiyordu.
    Hakan bir süre onu izledikten sonra komşusu Yorgo’ya seslendi ve su kabındaki suyun taze olup olmadığını sordu.
    Yorgo’dan, eşi Popi’nin suyu yeni değiştirdiği cevabını alınca onun az su içmesini yine yaşlı olmasına bağladı.

    Devamı okumak isterseniz e-kitabı satın almak için tıklayınız...


    -Kitap Hakkında Notlar-
    Kitap; 9 bölüm, 20 bin kelimeden oluşmaktadır.
    Yazar, sözlü hikâye anlatımının yoğun olduğu bir kültürde, bu geleneği sürdüren bir dedenin torunu olarak yetişmiş, dedesinin daha önceki nesillerden alıp kendisine kadar ulaştırdıklarını yazılı anlatıma dökerek sonraki nesillere iletmek istemiştir.
    Cümlelerini bu anlatım tarzında kurmaya özen göstermiş, ayrıca Batı Trakya’da konuşulan Türkçeyi kullanmaya gayret etmiştir. Ailesinin, yakın çevresinin ve bölge insanlarının bunu okuduklarında içinde yazanları eksiksiz anlayabilmelerini arzulamıştır.
    • Ana Sayfa
    • Biyografi
    • İletişim
    • Görseller
    • Tüm Eserler
    • Vodina - Kaan'ın Öyküsü
    • Vodina - Eleni'nin Düşü
    • Kırbaş'tan Reks'e Can Dostları

    Site içi arama

    © Copyright and designed by Mechmet Nail - All Rights Reserved