Vodina – Eleni’nin Düşü

Vodina serisinin ilki olan “Vodina – Kaan’ın Öyküsü” kitabında hikâye Kaan’ın ağzından kaleme alınmıştı ve Eleni’yle yaşadığı aşk da bir erkeğin bakış açısına göre aktarılıyordu.

“Vodina – Eleni’nin Düşü” kitabında ise hikâyenin devamı Eleni’nin ağzından anlatılıyor ve Kaan’la aralarında geçenler de bir bayan gözüyle irdeleniyor.

İlk kitaptaki gibi bunda da bu ikilinin kültür farklılıklarından dolayı yaşadıkları sorunlar yer alırken, zamanın onları nasıl değiştirdiği konusuna da dikkat çekiliyor.

Eleni’nin Kaan’ın kitabını okuduktan sonraki değişimine de özel bir vurgu yapılıyor.

Eleni bu kitabı okumayı bitirince eski günlüğündeki anılarını ve Kaan’ın kendisine yazdığı şiirleri okumaya yöneliyor, bunları okudukça da yeniden geçmişin güzel günlerini anımsıyor.

Bir süre sonra da Kaan’a olan özlemi derinleşmeye başlıyor ve onu bir daha göremeyebileceği korkusu bunu iyice pekiştiriyor.

Mehmet Nail Vodina Kaanin Oykusu 01

Vodina – Kaan’ın Öyküsü

Vodina – Kaan’ın Öyküsü

Farklı etnik yapıların ve kültürlerin bir arada yaşandığı toplumlarda gizliden gizliye cereyan eden ama toplum önünde pek dile getirilmek istenmeyen bazı gerçekler vardır.

Karşılıklı kız alıp vermeler ya da farklı inançlarda olanları kendi aralarına kabul etmeler kolay rastlanan şeyler değildir.

Etnik yapının ve kültürün yanına bir de din unsuru eklenince bu aşılması zor bir eşik haline gelir.

Romanın başkahramanlarından Kaan da; çok kültürlü, farklı etnik ve dini yapıların olduğu, renkli bir toplumda, azınlık üyesi olarak doğup büyümüştür.

Dünya üzerindeki tüm azınlık mensuplarının yaşamakta olduğu bazı sıkıntıları kendisi de yaşamıştır ve zaman zaman da hala yaşamaktadır.

Aslında doğup büyüdüğü şehir olan İskeçe’de bunlar hayatının bir parçasıdır ve bu tür farklılıkları olağan görmektedir.

Üniversite okumak için Selanik’e gittiğinde ise çok değişik bir ortamla karşılaşır ve bu ortamda farklı olmanın sıkıntılarını pek yaşamayınca azınlık mensubu olduğunu da unutur.

Bunun rahatlığıyla yıllardır kendini sınırlayan eziklik psikolojisinden kurtulur ve hayatının geri kalan kısmında çocukluğundan beri baskılamak zorunda kaldığı gerçek kişiliğine bürünür.

Eleni’yi tanımasıyla da hayatının en mutlu dönemi başlar.

Kırbaş’tan Reks’e Can Dostları

Kırbaş’tan Reks’e Can Dostları

Son dönemlerde evcil hayvanlarımıza ailemizin bireyiymiş gibi bir yaklaşım sergilemeye ve onları hayatımızın önemli bir parçasıymış gibi görmeye başladık. Onlarla birlikte yaşamayı ve hayatlarımızı onlara göre şekillendirmeyi öğrendik.

İnsanlık tarihi boyunca bizler için hep önemliydiler; ancak bugünküyle kıyaslanamayacak kadar da bizlere uzaktılar. Onları sadece çıkarlarımız için kullanıyorduk ve dostluklarına başvurduğumuzda bu yine kendi yalnızlığımızı giderme amacı taşıyordu.

Kaleme aldığım bu hikâyede ise değişen koşulları ve geçmişten günümüze can dostlarımıza olan bakış açımızı irdelemeye çalıştım.

Bir yandan günümüz kültürünün iyi bir örneği olan Reks’i ve onun eski dostuna karşı gösterdiği sadakati aktarmaya uğraşırken diğer yandan da bir evin bekçi köpeği olan Kırbaş’ın üst düzey korumacı yönünü ele alıp yıllar içinde evcil hayvanlarımıza olan yaklaşımımızın nasıl değiştiğine değinmek istedim.

Bunları aktarırken COVID-19 salgınında bu hayvanların ve belirli meslek gruplarının karşılaştıkları zorluklardan da bahsederek konuyu farklı bir bakış açısına taşıma çabası gösterdim.

Mehmet Nail Kitapları!

Kırbaş’tan Reks’e Can Dostları

İlk olarak “Kırbaş’tan Reks’e Can Dostları” isimli hikâye kitabını yayımlamıştır.

Geçmişten günümüze bizlerle birlikte yaşayan can dostlarımızın serüvenleri ve onlara karşı değişen bakış açımızın ele alındığı bu kitap gerçek hikâyelerle desteklenmiştir.

Ayrıca bu kitapta günümüz kültürünün iyi bir örneği olan Reks’e ve onun eski dostuna karşı gösterdiği sadakate, bir asır öncesinin bekçi köpeği Kırbaş’ın kahramanlıkları paralelinde gelişen olaylara, bunların eşliğinde de insanların dönemsel olarak karşılaştıkları sorunlara değinilmiştir.

COVID-19 salgını döneminde karnını doyurma mücadelesi veren insanların karşılaştıkları zorluklar da dile getirilerek dönemsel sorunlar vurgulanmaya çalışılmıştır.
Editör: Ceyhan Molla

Vodina – Kaan’ın Öyküsü

Yayımladığı ikinci kitap “Vodina – Kaan’ın Öyküsü” isimli romandır.

Gençlik yıllarımızda çoğumuz “eski göz ağrım” diyebileceğimiz gönül maceraları yaşamışızdır ve bunların bazıları da bir birlikteliğe kadar uzanmıştır.

Bu ilişkilerde bazen keşke dediğimiz, geriye dönüp de yapmasaydım diye ah çektiğimiz hatalarımız da olmuştur.

Hele bir de o kişiye karşı olan duygularımızı içten içe hala yüreğimizde yaşatıyorsak bunun pişmanlığını bugün bile duyarız.

Fakat hata bizden kaynaklanmamışsa bunun acısını daha da derinden hissederiz.

Bunu kelimelerle anlatmak, bu hissi sözlere dökmek pek mümkün değildir.

Kaan böyle bir kalp sızısını üniversiteyi bitirdiğinden beri çekmektedir ve kendine yeni bir hayat kurarken bir ömür sürecek sandığı ama istemeden ayrılmak zorunda kaldığı eski göz ağrısını düşünmeye yeterince vakit bulamayacağı bir iş koluna yönelir.

Kurduğu bu yaşam düzeni içinde hayatını sürdürürken de bir gün marketinin önünde beliren üniversite öğrencisi bir kız onu yeniden geçmişin güzel günlerine götürür.

Bunun etkisiyle üniversite yıllarında tuttuğu günlüğünü karıştırır ve eski aşkına yönelik yazdığı yazıları, şiirleri, aralarında yaşananları okudukça yeniden onun özlemini çekmeye başlar.

Editör: Ceyhan Molla

Vodina – Eleni’nin Düşü

Vodina serisinin ilki olan “Vodina – Kaan’ın Öyküsü” kitabında hikâye Kaan’ın ağzından kaleme alınmıştı ve Eleni’yle yaşadığı aşk da bir erkeğin bakış açısına göre aktarılıyordu.

“Vodina – Eleni’nin Düşü” kitabında ise hikâyenin devamı Eleni’nin ağzından anlatılıyor ve Kaan’la aralarında geçenler de bir bayan gözüyle irdeleniyor.

İlk kitaptaki gibi bunda da bu ikilinin kültür farklılıklarından dolayı yaşadıkları sorunlar yer alırken, zamanın onları nasıl değiştirdiği konusuna da dikkat çekiliyor.

Eleni’nin Kaan’ın kitabını okuduktan sonraki değişimine de özel bir vurgu yapılıyor.

Eleni bu kitabı okumayı bitirince eski günlüğündeki anılarını ve Kaan’ın kendisine yazdığı şiirleri okumaya yöneliyor, bunları okudukça da yeniden geçmişin güzel günlerini anımsıyor.

Bir süre sonra da Kaan’a olan özlemi derinleşmeye başlıyor ve onu bir daha göremeyebileceği korkusu bunu iyice pekiştiriyor.